15 Ocak 2012 Pazar

Orta Çağ Felsefesi Unite - 8 Francisco Suarez


  • Cizvitler hıristiyan dininin en etkili taikatlarından biridir 
  • Granada endülüs bölgesinde yer alan bir şehirdir. 
  • Francisco ortaçağın çok önemli bir kısmında buna paralel olarak pek çok filozofun üzerinde neredeyse anlaşmış olduğu konu varlığın (ens) tanımlanabilecek bir yapı olmadıığıdır. Bu kanaate varolmasındaki önemli neden varlığın en genel ve yalın bir kavrayış olmasıdır. 
  • Thomas Aquinas De Ente et Essentia (Varlık ve Öz hakkında) adlı önemli eserinde varlık hakkında şu belirlenimde bulunmaktaydı; Aristotoles'in Metafizik'İn beşinci kitabında dedigi gibi kendi başına varlığın iki anlamı olduğunu bilmek gerekir bir anlamıyla on kategoriye ayrılan varlık bir başka anlamıyla da önermelerdeki doğruluğu gösteren varlık. Bu iki anlam arasındaki fark şudur: ikincisinde kendisi hakkında olumlu bir önerme oluşturulabilen her şeye nesne bir kaşılığı olmasa bile varlık denir. Yoksunluklara ve degillemelere varlık denmesi işte bu anlamdadır. nitekim degillemenin bir karşıtı evetleme var ve göz körülük var deriz. Ama birinci anlama göre ancak gerçeklik alanında bir karşılığı olan şeye varlık denebilir bundan ötürü körlük ve buna benzeyen şeyler bu anlamda varlık degildir. Ne demek istiyosa artık.
  • Varlığın ikili ayrımı konusuna karşı çıkan anlayış ise duns scotus tarafından geliştirilmiştir. Dusn Scotus felsefesini takip edenlerin bulunduğu gruba gelenek içinde Scotistae adı verilmiştir. Bu grup Thomasçıların üzerinde durduğu ayrımı temel olarak benimsemişlerse de ayrımdaki özvaroluş çatışmasına azaltmayı tercih etmişler sorunu gerçeklikteki bir sorun olmak yerine daha çok biçimsel bir m konu olarak göreyi tercih etmişlerdir. Başka şekilde ifade edecek olursak onlara göre yaratılmış varlık gerçeklikte ancak formel olarak özden ayrı bir varoluş sergilemektedir. Dolayısıyla herhangi bir varolan kendi özüne ilişkin varolştan gerçekten ayrı degildir. Bu ikisi arasindaki fark bir tarz farkıdır.
  • Francisco basşlıbaşına bir metfizik incelmeyi kaleme alan ilk skolastik fizlozoftur.
  • Ondan önceki tüm skolastik filozoflar aristotoles'in metafizik adlı eserinin üzerine yorumlar kaleme alkmşlardır. 
  • Bu tür bir davranışın temel nedeni hemen heğsinin aristotoles'i gelmiş geçmiş ve gelecek filozoflar arasındaki en akllısı olarak kabul etmeleridir. 
  • MEtafizik bir bilimdir ve bu bilimin konusu veya nesnesi varlık olarak varlık şekilde ratif edilmektedir. (Ens qua ens)
  • Francisco gore eger metafizikççinin ilgi alanında hem maddi hemde maddi olmayan nesneler söz konsuysa o taktirde varlığın formek bir kavrayışının bulunması zorunludur. 
  • Thomas Aquinas'in gerçeklik alanında bir karşılığı olmayanın varlığından söz edemeyiz tarzındaki yaklaşım Franciscı tarafından kabul görmekz Ona greo varlık şuan da gerçeklik alanında yer almayıp bir zaman sonra yer alma potansiyeline sahip olanları da kapsamaktadır. Burada vurgulanması gereken öenmli bir özellik şudur. Francisco'ya gore aktüel varlık olası varlığın sadece belli bir durumunu ifade etmektedir. Başka kelimelerle dile getitecek olursa aktüel varlığın duruman bakarak bu durumun mümkün olanın sınırıfnı çizdiğini ileri sürmek anlamsız olacaktır. Bu yüzden francisco'ya gore gerçek varlığın aktüelleşmiş kısmından başka bir şey degildir. Bu duruma bir örnek vermek gerekirse insan akllı bir hayvan olarak hayvanların sınırlı belli bir durumunu işaret etmektedir. 
  • Öz dediğimiz şey gerçekten varolmadığını sürece bizimona o sanki vamrış gibi yönekmemiz söz konusu olamaz. 
  • Bütün bir ortaçapda ve dolaysıyla skolastik felsefede ayrım yapılmadan kabul gören şey öz ve varoluşun tanrı bir ve ayrı olduğu düşüncesidir. Bununla birlikte onun  yarattıklarının varolma sebebi doğrudan doğruya özleri değildir. DÜnyadaki bütün yaratılmış varlıkların varolma nedenleri onları tanrı'nın yaratımış olmasıdır. Varoluşları bizzat kendi özlerinden kaynaklanmadığı içide yaratılmış olanlara aynı zamanda zorunsuz varlıklar da denmektedir. Bunun karşısında yer alan tarnri ise biraz önce dile getirmiş olduğumuz gibi zorunlu bir varlık olarak anlaşılmalıdır. 
  • Öz varoluş arasındaki ilişki sorununda temelolarak üç ana anlayış ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki Thomas Aquinas'in ikinci Duns Scatus'un görüşlerinin içermektedir. Üçüncü anlayış bir bakıma Suaresz 'in de benimsmiş olduğu yaklaşımdır. Buna göre öz ve varoluş gerçekten ayrılmış yapılar degildir. bunlar ayrılması haklarında ayrıymışlar gibi konusulmasınaın nedeni akuldadır. Başka bir şekilde ifade eilecek olursa varoluş ve özün ayrılması sadece düşüncede mümkündür. 
  • Suarez'e gore özün varolmak olan tek bir varlık vardır oda tanrıdır. Söz konusu olan skolastik felsefe olduğuna göre bu noktada tanrı kanıtlamasını tıpku Scatus'ta olduğu gibi ele almaktadır. Thomas Aquinas'ın yaptığı gibi kozmolojik bir kanıtlamaın uygun olmadığını düşünen Suarez'e gore dığa felsefsei içinde kalarak ve hareketi başlangıca koyarak tanrının varlığının kanıtlanmasına olanak yoktur. Bilindiği gibi Thomas Aquinas Beş yol adı verilen kanıtlamasınnın Francisco gore en zayıf tarafı her hareket ettireilen şeyin mutlaka bir başka şey hareket ettirildiği düşüncesiydi Ona göre böyle bir zorunluluk anlamsızdır. Etrafımızda pek çok şeyin kendi kendine hareket ettirdiğini görebiliriz dahasi gezegenlerde kaynağı kendilerinde olan bir hareketi sergilemektedir. Bu yüzden buradan hareketle tanrının varlığını kanıtlamak olanaksızdır. 
  • Herşey üretilmiştir. Bu ne yaman celiskidir deminden kanıtlanamaz demiyomuydun ibne françiz!.
  • Her üretilen bir başka şey yarafından üretilmiştir bu başka şeyde üretilmiş ise o zaman oda bir başka şey tarafından üretilmiştir Bu sonsuza kadar bu şekilde devam edemeyeceğinden br üreticinin en başta bunu bizzat kendi etki gücüyle gerçekleştirmesi gerekir. ÜRetilmemiş ama üreten yaratılamış ama yaratan varlığa bu şekilde ulaşabilirizi. 
  • Ona göre tanrı bir tanedir ve bunu da kanıtlamanın iki değişik biçimi bulunmaktadır. Bunlardan ilki pasteriori bir içeriğe sahiptir. Evrendeki herşeyin kendi içinde bir düzeni ve şeyler arasında da bir sıradüzeni bulunmaktdır Bunu idare eden bir güç olmalıdır ve bu da tanrı'dan başkası degildir. İkinci kabutlma da a priori nitelik taşır. Buna göre yukarıda da dile getirilen gibi tanrı evrendeki tek zorunlu varlıktır zira onun özü varolmaktır. Evrenin tümünde bu özelliği taşıyan ikinci bir varlığın bulunması olanaksız olduğundan tanrı tektir. 
  • Ona göre dogal yasa akılsal özellikleri olan yaratılmış bir varlıkta ezeli ebedi yasadan pay alma yoluyla ortaya çıkmaktadır. 
  • Auarez'e gore dogal yasa insandaki dpgru akıl olmakla birlikte yasa aklın degil iradenin bir eseridir. 
  • Öz varoluş arasındaki ayrımı ortaya koyması ve bunun sadece akılda ortaya çıktığını söylemsi onu elbette tümller tartışması içinde adçı kanata yaklaştırmaktadır. 
  • Francisco varlık terimini ikiye ayırarak anlamaya çalışır. Ens bazı durunlarda olmak fiilinin sıfat hali gibi kullanırlır bu türden kullanımıyla varlık varıolma eylemini sergiler bu durum aynı zamanda varoluş edimi anlamına da gelmektedir. Başka kelimelerle varlık gerçekten varolan anlamında düşünülür bunun dışında terim varlığa gelen veya varlıpğa gelebilecek olan özü işaret eder. yani bir gerçek özle birlikte olan şeyi anlatır. Dolayısıyla varlık sadece gerçekten varolanları degil fakat aynı zamanda varolsunlar veya olmasınlar kendinde gerçek varlıkları da içermektedir. bu ifadeden anlaşılması gerken varlık da mümkün varlıktır. 
özet olarak francisco nun ahval ve şeraitini hiç begenmedim. ben bu adamin soylediklerine calismayacagim bence sizde calismayin kafaniz gereksiz yere karışır. yinede çalışırsanız belki şirinleri de görebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumda bulunarak konuyu zenginleştirebilirsiniz.