1 Ocak 2012 Pazar

Orta Çağ Felsefesi Unite 5 - Rogerus Baco, Bonaventura, Albertus Magnus

Regurus Baco:

  • Bacon genellikle 17. yüzyıl düşnürü olan Fracis Bacon ile karıştırılır. ,Ozellikle Rebertus Grossetesta'nın çalışmalarının etkisi altında kalmoş ve çalışmalarına yogun bir biçimde bilimsel alanda sürdürmeye devam etmiştir.
  • Onemli eserlerinden biri olan Opus Majus'tur, Eser  o donemin hiristiyan dinin egitimi konusunda ki reform çalışmaları için büyük bir ümit olarak algılanmıştır.
  • Paris universitesinde vermis oldugu Aristotoles dersleri ile bir yerde Thomas Aquinas'in öncülüğünü yapmıştır.Kendisiyle farklı alanalardan olsalarda Aquinas'in bazi konularda ondan etkilenmiş oldugunu söylemek gerekir.
  • Baconun düşüncelerini olumlu yonde etkileyen isimlerden biri ünlü İslam flozofu İbnü'l Heysemdir.
  • Kelamdan felsefeye geçişi gerçekleştiren ilk islam filozofu olarak kabul edilen Kindi'nin etkisinde kalan İbnü'l Heysem Regurus Baco'yu optik çalışmaları araciliyla etkileşmiştir.
  • Baco'yu etkilemiş isimlerden bir başkası da Secretum Secretorum adli eseri kaleme aldıgına inanılan Sahte Aristotoles'tir. 
  • Baco Aristotoles ve Seneca'dan da etkilenmiştir.
  • Regorus Baco'nun top astroloji ve optik alanında kaleme aldığı yapıtları kendisini on yedinci yüzyılda meşhur etmiştir. 
  • En onemli eseri denildigi gibi Opus Majus'tur. 1733 te Londra'da basılmış.
  • Opus Majus isimli seerinin hemen başlarında gerek eski düşünülerin gerekse kendi çapındaki düşünülerin yanlışlarının başlıca dört nedene dayandığını iddia etmektedir
    • Degeri olmayan otoriteye teslimiyet 
    • Gelenegin etkisi
    • Yaygın önyargılar
    • Bilginin gösterişli teşhiri ile bilgisizligin gizlenmesi
  • Baconun bu saptamadan hareketle ortaya koyduğu eleştiri kendi çağının koşullari içinde degerlendirilmelidir. Aksi taktirde kendisini gene bir eleştirel filozof olan kat ile aynı kefeye koyanlar çıkabilir, bu da bir yanılgı ıretir. Oysa ortaya koyduğu eleştiri esas itibariyle eski tip ilahiyat egitiminin dogurduğu sakıncalara dikkat çekmek amacını taşır. Aslında Rogerus Baco daha sonraları Thomas Aquinas'ın da yapmış olduğu gibi Arap bilim insanlari ve Hiristiyan inancına uymadığı gerekçesiyle suçlanan Aristotolesçi öğreti ile akısallaştırılmış olan Aristotolesçi öğreti arasındaki köprüyü kurmaya çalışmaktadır.
  • Rogerus Baco'ya gore felsefi konularda yazı yazabilmek için mutlaka bilimlerden haberdar olmak gerekmekteydi. Yanlis yonlendirmeler arasinda ona gore Aristotoles İbn Sina ve İbn Rüşd' te bu tarzda ciddi sayılabilecek yanlışlarda bulunmaktadı. 
  • Bilim insanları herşeyden once düşüncelerini türettikleri kaynagin saglam bir kaynak olup olmadığını araştırmalıdır. bu araştırmaları yaparken de gelenegin bitiktirdiklerine degil fakat aklın kurallarına uyum gösterilmelidir. Aklın kurallarından anlamamız gerekeni de ancak bilgelik bilgece düşünce bulabiliriz. yoksa toplumun kemikleşmiş onyargıları ile degil. 
  • Regorus Bacoya gore insanlarin çogunluğu bir şeyin dogru olduna inanıyorsa bu olasılıkla yanlıştır.Zira topluluklar bilgeliğe giden yoldaki en kötü rehberlerdir.
  • Matematik tarihin başlangıcında yüksek erdeme sahip olan insalar tarafından keşfedilmiştir. Matematigi bilmeyen insanlarin dili de düzgün biçimde bilmelerine imkan yoktur.
  • Regorus Baco'ya gore o donemin dili olan latinca ile matematik arasinda yakin bir işiki bulunmaktaydı. 
  • Matematik hakkında herhangi bir bilgisi olmayanlarin ne öteki bilimlerle (dil) nede dunyayı oluşturan ilişkilerle düzgün bi r iletişimi olabilir. Bunların hepsinin ötesinde Regerus Baco'ya gore matematigi bilmeyenler bizzat kendi cehaletlerinin de farkına varamayacaklar bu durmun ötesinde gelmek için herhangi bir girişimde bulunmayacaklardır. 
  • Burada Aristotolesçi anlayışı takip eden Baco için matematigi bir kere kavradıktan ve onu öteki bilimlerde de düzgün şekilde uyguladiktan sonra insan herhangi bir hataya düşmeksizin kolayca ve etkili bir şekilde her şeyi bilebilir. 
  • Ahlak felsefesi denilen bilim kendi kendisi komşusu ve tanrı ile olan bütün ilişkilerini denetlyen ve ona bu yolda rehberlik eden bir bilimdir. Dolayısıyla ahlak insanin mutlulugu ve  selameti ile ilgildir. 
  • Ahlak felsefesinin bu pratik amacı onu bilimler arasında en asil konuma oturtur. Zira bütün soekülatif felsefe bizzat amacı için ahlak felsefesine sahiptir.
  • Rogerus Baco için felsefe bilgelik yolunda insanin bir araç gibi kullandığı aklı incelikli bir hale dçnüştüren akademik bir ugrastir. Bilgelik aslinda ilkece peygamberlere ve kilisenin üst düzey insanlarına verilmiştişr. 
  • Dinin tepesinde yer alan bu insanlardan dolayı da ilahiyatin büyün bilimleri kuşatan tümel bir erdem olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
  • Bu tümel erdemin bütün olarak Tanrın'ın kendisinde bulundugu ve onun sayesinde insanlara vahvedildini düşüne Baco efendi ilahiyatın gölgesi altında verilmesi gereken ahlak ve egitimin böyle tümel bir erdemin biçimlendirdigi bir tümel toplum yaratacagini ileri sürmekteydi.
  • Rogerus Baco çağdaşlarına ve kendisinden önceki düşünürlere yaptığı eleştirilerle öne çıkmış yanlış yapmanin dört nedenini sıralamştır bu sebeple yukarıda var. 
  • Bilim insanları her şeyden önce düşüncelerini türettikleri kaynağın sağlam olup olmadığını araştırmalı bunuda aklın kurallarına uygun olarak yapmalıdırlar. 
  • Matematik bu bilimlerin temelini oluşturur. Matematiksiz hiç birşey olmaz gibi şeyler söylemiş.
Bonaventura
  • Paris universitesinde Alexander Haliensis'in danışmalığını ve idaresinde egitimine devam etti. Heliensis'in onu üzerindeki etkisi büyük olmuş kensine baba ve üstat demiştir.
  • Platon'un yaşadığı dönemde yartılış gibi bir düşünce henüz yeterince olgunlaşmamış bir düşünceydi ve genel genel kaat yoktan hiçbirşey varolamaz yaklaşımıydı. Bununla birlikte vahiy dininin yaratılış ile ilgili söylediklerinin akılsalaşmaştırılması görevi Platon felsefesine verilmiştir. Ne demek istiyorsa hayvan!
  • Ortaçag filozoflarının en fazla zorlayan görüşlerinden birini evren hakkında dile getirmiş ve evrenin ezeli ebedi bir şekilde varolduğu ileri sürmüştür.
  • Evrenin ezeli ebediliği dolayısıyla yoktan varolmadığı düşüncesine karşı şu argümanları ileri sürmüştür. 
    • Eger Dünyanın zamansal bir başlangıcı olmasaydı sonsuzca bir zaman geçip gitmiş olurdu. Gene de her bir gün dünyanın zamansal süresine bir ünite eklemektedir. Bununla birlikte sonsuz olan bir şeye bir bişey eklemek imkansızdır. Dolayısıyla dünyanın ezeli ebediliği artırılabilen sonsuzluğu varsaymaktadır. bu saçmadır.
    • Eger dünyanın bir başlangıcı yoksa gök cisimlerinin sonsuz sayıdaki devinimleri çoktan olup bitmiş demektir. Oysa bu açıkça imkansızdır. Çünkü sonsuz bir dizi yol katedemez. Zamanda başlangıcı olmayan bir dünya kabulunde şimdi erişilmemiş olan bir zamandır
    • Eger dünya ezeli ebedi olsaydı insanların her zaman varolmuş olmaları dolayısıyla sonsuz sayıda ölümsüz ruhun olması gerekirdi. Fakat aynı anda sonsuz sayıda şeyin tümünün birden varolması imkansızdır.
  • Maddi olanların başlangıcnın olmadığı tezini bu şekilde reddeden Bonaventura herşeyin bizzat kendi nedeni olarak Tanrı tarafından yaratıldığını ielri sürmüştür. Ona göre evrenin tümü zaman içinde meydana getirilmiştir ve bu varoluş hiçlikten ortaya çıkmıştır. Bu türden bir tokran varolmanın nedeni tek üstün ve ölçülemez olan bir ilkedir Bu ilke maddi olan şeylerin tümünü aşkın kendi kendine yeten ve yalınlığı içinde varolan bir varlık yani Tanrıdır.
  • Ona göre ışık dört değişik biçimde anlaşışmalıdır. Bu göre mekanik yetinin ışıgı olan dışsal ışık sanat ve zaatları aydınlatır. Buna mekanik yeti denmektedir.zira sanat ve zanaatlar insanın dışındadırlar ve cisim ya da cisimlere gereksinim duymaktadirlar.  İkinci türden ışık aşagı ışık türüdür. duyu algısını harekete geçirir ve dogal formlarla ilgilidir. Üçüncü ışık türü ise içsel ışıktır ve ve zihinsel hakikatleri aydınlatır. Dördüncü ve sonuncu ışık ise daha yüksek ışıktır ve hakikatleri saklama görevi vardır. İnsan aklının hakikatleri keşfetmek dolayısıyla zihinsel bilgiyi elde etmek için bu ışıga gereksinimi vardır. (Bu ışık türleri sınavda 90% çıkacak diye düşünüyorum)
  • Böylelikle bütün cisimlerin temek bir ışık formundan meydana geldiği düşüncesi belirliginlik kazanmış olmaktadır.
  • Işık cisimlerdeki tümel etkin ilke dolayısıyla onların hepsine birden temel yaşama gücünü veren bir ilkedir.
  • insani ruh tanrı tarafından yoktan varedilmiştir.
  • Platondan beri bilinen bir şey olan ruh ve idea'nin ayni kumaştan varolmuş olmalarıdır.  Bu yaratılmış hakikat olan ruh tamamen Tanrı'yla benzemek ister; bu yönde bir baroluş sergiler böyle bir benzermenin gerçekleşebilmesi için ezeli ebedi bir çlçünün olması gerekir. Bu ölçü Tanrı'nın kendisinden başka birşey değildir. ve aynı zamanda bilgininde anahtarıdır.
  • Bonaventura'nın bilgi öğretisi Aristotolesçi veAugustinusçu unsurları bünyesinde barındırır. Bu ifadeden anlaşılması gereken ruhun bilgi elde etmek için hem duyuları hemde zihinsel etkinlikleri kullanmaısıdır. Tıpku Aristoda oldugu gibi Bonaventura'da insani bilginin başlangıcına duyulamayı koyar.
  • Bonaventura için elbette iyi bir davranış sergilemenin en dogrudan yolu iradenin iyi olana yönelimidir. Ne var ki irade tıpkı aklımızın bilgisinin hakikatini elde etmek konusunda kararsız olması gibi erdemin elde edilmesi konusunda zayıf bir karakter segiler. Bu zayıflığın açılması için hakikati bilmek için ihtiyaç duydugumuz akılsal aydınlanma gibi ahlaki bir aydınlanmaya ihtiyaç duyarız.
  • Ahlaki bir şekilde eylemde bulunmak için basiret gibi bir erdemin rehberliginde pratik yargılar üretmemiz gerekir.Dolayısıyla basiret bütün ahlaki eylemlerimizin oluşturduğu ahlaki yaşantımızın merkezinde yeralmaktadır. Bonaventura ortaçağ geleneksel olarak kabul görmüş olan dört edrdemden söz etmektedir. 
    • Basiret
    • Adalet
    • Metanet
    • İtidal
  • Bu erdemlerin bizim hayatımızda olumlu işler gerçekleştirmemiz için etkin olması zorunludur. Bu etkinlik ancak ruhumuzun ilahi erdemler aracılığıyla aydınlanmasına bağlıdır. İlahi aydınlanmayı sağlacak ilahi erdemler dört tanedir:
    • En yüksek dürüstlük(adalet)
    • Varlığın duraganlığı(Metanet)
    • Pratik bilgelik(Basiret)
    • Saflık (İtidal)
  • Bu dört erdem aracılığıyla Tanrının insani ruhu güçlendirdiğini söylememiz mümkündür.
  • Hedefini herhangi bir dışsal etki olmadan gerçekleştiren irade sayesinde insan diğer canlılar arasinda en şerefli yere sahip olur.
  • Evrenin tümü zaman içinde meydana getirşimiş ve bu oluş hiçlikten ortaya çıkmıştır.Bunun tek sebebi Tanrı'dır.
  • Bonaventuraya gore iyi bir davranış sergilemenin en dogrudan yolu iradenin iyi olana yönelimidir. Ama akıl erdemin elde edilmesinde zayı bir krarkter sergiler ve yüzden akılsak bir aydınlanmanin yanı sıra ahlaki bir aydınlanmaya da ihtiyaç duyar. Ahlaki yargıların kaynağı pratik akıldır.
  • Basiret ahlaki yaşantımızın merkezindedir. Dört ana erdem basiret adalet metanet itidar. Bunların etkin olması için ilahi erdemler aracılığyıla ayındınlanması gerekir.
Albertus Magnus
  • Tarit stadium generale kurmasını istemiş. 
  • Statium Generale : farklı cpgrafyalardan öğrencilerin toplandığı meşruyetini Papalıkta alan bir tür okullar toplululuğu. Daha sonra sekulerleşmiştir bu okullar. Egitim bakiminda uni ile karsilastirilsada daha dar kapsamlıdır.
  • Kendisi orta çağ boyunca Doctor Universalis olarak anılmıştır. Açılımı Evrensel Öğrenci
  • Albertus Magnus da asıl olarak Platon ile öğrencisi Aristo arasinda bir uzlaşma aramıştır
  • Hem Platon'un hemde aristotoles'in bilgi anlayışlarında en temel kavram ruh kavramıdır. Albertus Magnus ruhun kendisini dikkate alacak olursak Platon ile bedeni canlandıran form olarak ruhu ele alacak olursak da Aristotoles ile hemfikiriz demektedir.
  • Albertus Magnus insanin ruh ve bedenden meydana geldiğini söylemektedir. 
  • Ruhun bedenle olan ilişkisi dogal bir ilişkidir. 
  • Ruhun yalın anlamda akıldan ibaret oldugu ileri süremektedir.
  • Ruh dile getirdiğimiz gibi ruhsal bir töz oldugudan yalın anlamda bir formdur. bAşka kelimelerle ifade edecek olursal ruh Tanrı'nın özel bir taratmasıdır ve bundan dolayı onun içeriğinde maddi olana yer yoktur.
  • Albertus Magnus'a gore ruhta iki kısım bulunmaktadır. Bunlardan ilki edilgin ikincisi de etkin olandir. Her bir tuhta bu şekilde etkin edilgin akullar bulunmaktadir. 
    • Etkin aklın büyün insanlar için ortak olmadığını her insanin bizzat kendi etkin aklına sahipo olduğunu düşünmektedir.Etkin akillar tanrınin aklından türemiş olan akullardır.
    • Edilgin akul ruhunmaddi olanla içiçeliğinden dolayı bizde olan bir yapı değişdir. Ruhta edilgin bir aklın olmasının nedeni ruhun bilgiyi kabul eden bir özelliğe sahip olmasında başka birşey değildir. Akıl iki farklı şekilde bilgi elde etmektedir Albertus Magnus'a gore fizik ve matematik nesnelerin bilinmesi aklın duyular ile imgeleme dmnmesi sonucunda ve bir tür soyulama ile mümkündür. Bununla birlikte metafizik veya ilahi nesnelerin bilgisi duyular üzerinden ve soyutlama gerçekleştrerek elde edilemez. Soyulama aracılığyla elde edilen bir tanrının aydınlatıcı yardumu olmaksızın gerçekleştirilemez. 
  • Albertus'a gore bilgi duyulanabilir nesnelerden ilahi aydınlanmya dogru giden bir süreklilik göstermektedir. 
  • Ruh bu dünyaya ilişkin bilgiyi ancak dduyular aracılığyla elde edebilir.İnsanin nihai amaci gerçekten aydınlamış bir akla sahip olmaktır.
  • Albertus Magnus 'ın felsefesindeki en keskin ayrımlardan biri felsefe ile  ilahiyat arasında yaptığı ayrımdır
  • Felsefeyle ilgilenen insanin aklın genel ışıgı ile ilahiyatla ilgilen insanin ise imanin doğaüstü ya da ilahi ışığıyla beslendiği açıktır.
  • Albertus Magnus'un bu ayrım sayesinde gerçekleştiridiği şey yaklaşık olarak altu yüzyıl boyunca süregelen felsefenin ihahiyatın hizmetçisi olduğu yönündeki anlayışı düzeltmek olmuştu.r Albertus bununla felsefenin ihahiyattan farklı ve bağımsız bir şekilde çalışan bir bilim olduğunu ileri süremektedir. Albertus bunu düşünce eylemine taşıyan ilk filozoftur.
  • Ona göre aklın ortaya koyduğu ve insanı yonlendirdiği hiçbir durum bir kenera terkedilemez. 
  • Aristotolesin takipçisi olarak dogadaki mineralleri bitkileri hayavnları ve böcekleri sınıflandırma işine girişmiştir. 
  • Platon ile arito arasinda uzlasi aramasina ragmen daha aristocudur.
  • Ruh tözü geregi yalın bir formdur içeriğinde maddi olana yer yoktur. Ruhta etkin ve edilgin olmak üzere iki yön bulunur ve bu da etkin ve edilgin akılla ilgili bir ayrımdır. 
kaynak: http://aoffelsefebolumublogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumda bulunarak konuyu zenginleştirebilirsiniz.